• https://www.facebook.com/ali.esmer.75641
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=05493533125
Ürün ve Hizmetler
Saat



SÖKE TARİHİNİN ANA HATLARI ÇALIŞMASI YAYINLANDI

Birçok açıdan ele alınması muhtemel ilçenin mazisi Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Mustafa Mesut Özekmekçi tarafından “Genel Hatlarıyla Söke Tarihi” başlıklı çalışma ile değerlendirildi.

Günümüzde Aydın’ın bir ilçesi olan Söke’nin tarihi geçmişinin MÖ 5000’lere kadar uzandığı iddia edilmektedir.
Bu çerçevede Batı Anadolu’da pek çok uygarlığın yaşadığı göz önüne alındığında ilçe geçmişte pek çok medeniyetle hemhal olmuş olmalıdır.
Birçok açıdan ele alınması muhtemel ilçenin mazisi Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Öğretim Görevlisi Dr. Mustafa Mesut Özekmekçi tarafından “Genel Hatlarıyla Söke Tarihi” başlıklı çalışma ile değerlendirildi.
Aslen Sökeli akademisyenin ROAD veri tabanı tarafından taranan Türkay Akademi’de yayınlanan makalesine göre; Söke’nin Türk hâkimiyetine girmesi muhtemelen Aydınoğulları beyliğinin eseridir. II. Murat’la birlikte kesin olarak Osmanlı devletine dâhil olduğu düşünülen Söke’yle alakalı olarak 15. Yüzyıla ait Osmanlı kaynaklarında yeteri kadar bilgi yoktur.
16. yüzyılda Aydın ve Menteşe sancaklarından çıkarılan topraklarla bölgede Sığla adında yeni bir sancak ihdas edildiği herkesin malumudur. Sancağın teşekkülünden sonra 1575’de yapılan tahrirde Söke yine “köy” olarak mevcudiyetini sürdürmektedir.
Zaman içerisinde Batı Anadolu coğrafyasında Söke’nin gelişimini sürdürdüğünü gösteren ipuçları mevcuttur. 15. yüzyılda Ayasuluğ’a bağlı bir köy olan Söke, Sığla sancağının kurulmasından sonra zaman içerisinde yavaş, ancak istikrarlı şekilde bir kazaya dönüşmeye başlamıştır.
Balat ve limanın 1750’lerden itibaren kıymetini kaybetmeye başlamasına paralel 18. Yüzyıldan itibaren İzmir ve limanının özellikle tarımsal ürünlerin ihracı için bölgede önem kazandığı bilinmektedir.
Bu çerçevede İzmir’in artan ehemmiyetinin Söke’ye yansıdığı da düşünülebilir. Çünkü 1800’lerden itibaren İzmir’in ihraç ettiği pamuk, üzüm, meyan kökü gibi ticari mahsullerin üretilmesi noktasında Söke’nin daha 16. Yüzyılda ciddi bir kapasitesi olduğunu gösteren doneler mevcuttur.
Ayrıca Söke’nin tarımsal potansiyelinin yüksekliğine ek olarak bulunduğu coğrafi konumun da şehrin gelişmesinde mühim bir rol oynadığı da düşünülebilir. Zira Büyük Menderes vadisinden İzmir ve limanına gidecek yollar üzerinde yer alan bir şehrin, İzmir limanına gidecek ürünlerin nakliye ve depolanmasında transit bir vazife gördüğü şüphesizdir.
Osmanlı devletinin 18. Yüzyılı geçmişte pek çok araştırmacı tarafından karanlık dönem olarak adlandırılmıştır. Bununla beraber bu tanımlamanın geçerliliği günümüzde yapılan çalışmalarla büyük oranda çürütülmüştür. 1840-1842 yılları arasında Osmanlı taşrasının idari yapılanmasında yeniden değişikliklere gidilerek muhassıllık sistemi kaldırılmıştır.
1864 ve 1871’de çıkartılan vilayet nizamnameleri ile Osmanlı taşrasının yeniden yapılandırıldığı herkesin malumudur. Bu çerçevede 1871 Vilayet Nizamnamesi doğrultusunda Osmanlı ülkesi vilayetlere, vilayetler livalara, livalar kazalara ve kazalar da nahiye ile köylere ayrılmaktadır Nitekim vilayet kanunnamelerinden sonra Söke, 1867’de önce İzmir’e, 1876’da ise Aydın sancağına dâhil edilmiştir.
19. yüzyılın ilk yarısından 20. Yüzyıla doğru Söke ve şehrinin tekâmülünü halen sürdürdüğünü söylemek mümkündür. 1892’de 200 dükkândan mürekkep bir çarşısı olan Söke’de 3 han ve biri buharla çalışan pamuk fabrikasıyla ayrıca herkesin bildiği meyan kökü fabrikası bulunmaktadır.
Ek olarak şehirdeki mevcut hayvan tür ve sayısının çokluğu da hayvancılığın Söke’de önemli bir gelir kapısı olduğunu düşündürmektedir.
1908 salnamesindeki veriler aslında 20. Yüzyılın başında Söke’nin özellikle ekonomik yönden ciddi bir atılım içerisinde olduğunu kanıtlamak için önemli veriler içerir.
Hatta bu dönemde Söke’nin Nazilli ile beraber Aydın sancağına bağlı kazalar olan Bozdoğan, Çine, Karacasu’ya göre ekonomik yönden daha ileride olduğunu söylemek de mümkündür.
1908 salnamesine göre Kaymakamlığını Ali Bey’in, yaptığı Söke’de 544 dükkân, 287 mağaza, 15 han, 3 otel, 4 fabrika, 55 değirmen, 7 debbağhane, 5 kiremithane, 3 tane de çiftlik binası mevcuttur. Buradan hareketle Söke’de 20 yıl içerisinde dükkân sayısı 4 kat, han sayısının ise 5 kat arttığı gözlemlenmektedir.
1830 ve 1840’larda Söke’ye çok yakın mevkilerde olan Balat, Germencik, Bağarası gibi kazaların 19. Yüzyılın ikinci yarısından itibaren nahiyeye dönüşmesi aslında Söke’nin durumunu göstermesi bakımından önemli bir ipucudur. Zira 15 ve 16. Yüzyıllarda bir köy olan Söke, 17. Yüzyıldan itibaren kaza hükmüne girerek bu vasfını Osmanlı’nın inkırazına kadar korumuştur. Ayrıca 19. Yüzyılın ikinci yarısından hareketle şehirde çok kısa bir zamanda pek çok yeni dükkân, işletme kurulması, belediyesinin sürekli artan geliri Söke’nin çevresindeki kazalara göre ekonomik gelişmişliğini ortaya koymak noktasında da önemlidir.

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın




Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.201632.3307
Euro34.675034.8139
Hava Durumu