• https://www.facebook.com/ali.esmer.75641
  • https://api.whatsapp.com/send?phone=05493533125
Ürün ve Hizmetler
Saat



SÖKE KAYMAKAMI TAHSİN KURTBEYOĞLU'NUN 15 TEMMUZ DEMOKRASİ VE MİLLİ BİRLİK GÜNÜ AÇIKLAMASI
Bugün 15 Temmuz kanlı darbe girişiminin, ihanet gecesinin 3. yıldönümü. Tarihimize baktığımızda maalesef iktidar mücadelesi adına yapılmış çok sayıda kalkışma, darbe ve benzeri, hiç arzu edilmeyen olayların olduğunu görmek mümkün. Bütün bunların ortak yanı doğrudan yönetimi ve yöneticileri hedef alması, iktidarı ele geçirme mücadelesi olarak sürdürülmesidir.15 Temmuz 2016 gecesi yapılan hain kalkışma ise bütün bunlardan ayrı olarak, sadece yönetimi ve yöneticileri değil doğrudan Milletimizi hedef almıştır. Türkiye Cumhuriyet Devleti’nin en etkili organlarına sızmış ihanet şebekesi FETÖ, o güne kadar hiç karşılaşılmamış, yapılmamış bir şey yaparak sivil halka acımasızca saldırmış, milletin temsil noktası olan TBMM’yi defalarca bombalamıştır. Nihayet 250 şehit ve binlerce yaralı gazimiz kanları, canları ve bedenleri pahasına bu ihanet odağına geçit vermemiştir. Şehitlerimizi rahmetle anarken, gazilerimize de şükranlarımı iletiyorum. Bugün, bu kalkışmanın muhasebesini daha iyi yapmalıyız ki yeni ihanetlerin ortaya çıkış ortamlarına fırsat verilmesin. O halde öncelikle 15 Temmuz gecesine gelinene kadar ne oldu, neler oldu da hainler bu teşebbüse cesaret edebildiler sorusunu cevaplamamız gerekiyor. Şüphesiz bir çok sebep, olay, gelişme sayılabilir.50 yıla yakındır faaliyet yürütmüş olan FETÖ elebaşının çalışmaları, söz ve yazıları yeniden incelendiğinde, aslında ihanet gecesine hazırlıkların, genç beyinlerin önce ailelerinden, sonra Türk Milleti’nden koparılmak suretiyle başladığı görülecektir. Bir yandan “beşeri sermaye” dediğimiz, “kişilerin taşıdığı ve ekonomik değer yaratılmasına imkan veren bilgi ve beceriler”e sahip gençler ailelerinden koparılarak köksüz bırakılırken, Türk Milleti de bu değerlerden yoksun bırakılmıştır. Diğer yandan ise, karşılıklı sevgi, saygı ve güven esasına dayalı, yatay ilişkileri öne çıkaran “sosyal sermaye” tamda bu kavramlar kullanılıp içi boşaltılarak yok edilmiştir. Takiyye yapmayı, zorda kalmaya bile gerek görmeden yalan söyleyebilmeyi, ikiyüzlü ve adeta çok kişilikli olmayı kural haline getirmiş örgütlenme toplumsal huzur ve güveni de ortadan kaldırmıştır. Anlaşılan o ki, köklerine dair hiçbir bağı kalmamış, sadece örgüt üstlerinin emirlerini tartışmasız uygulayan, adeta mankurtlaşmış militanlar yetiştirmeyi ilk günden hedefleyen ve bunu da esasen yazı ve sözleri ile duyuran FETÖ, milletin silahlarını milletin kendisine doğrultarak kendi adına başarılı da olmuştur denebilir. Maalesef sadece yönetimi ele geçirme kalkışması olmayan darbe girişimi ile toplumumuzun birbirine olan güven duygusu da neredeyse sıfırlanmıştır. Güven, saygı ve sevginin olmadığı yerlerde, demokrasi ve özgürlükten bahsetmekte zor olacaktır. O halde ne yapmalıyız. Öncelikle FETÖ ve benzeri kapalı, katı, dikey yapılanma içindeki, tekfirci, çocuklarımızı ailelerine bile düşman kılan örgütlerin bugüne kadar yaptıklarını yapmamaları için hukuki ve sosyal tedbirler almalıyız. Çocuklarımızı bu tür örgütlere muhtaç etmeyecek eğitim ve barınma imkanları sunmalı, özgür düşünceli, soran, araştıran, inceleyen nesiller yetiştirecek bir eğitim sistemi içinde olmalıyız. Ahlak eğitimi bu anlamda temel alınmalı, ahlakın o da iyice zayıflamış olan cinsel ahlaktan başka, dürüstlük, yalan söylememek, içi-dışı bir olmak, insan haklarına yani kul hakkına saygılı olmak gibi anlamlar taşıdığını yeniden merkeze almak zorunlu bir ihtiyaçtır. Bugünlerde ağır bir saldırı altında olan ailenin ve neslin korunması, bir bakıma devletimizin ve milletimizin geleceği açısından fevkalade önemlidir. Zira biz biliyoruz ki; çocuklarımızın aileleri ile olan bağlarını koparmalarını öğütleyen ve örgütleyen FETÖ Türk ailesinin bağlarını yok ederek esasen Türk Devleti ve Türk Milletinin birliğini hedef almıştır. Bu çabalarının bir sonucu da bugün karşı karşıya olduğumuz sapkın girişim ve gösterilerdir. Yeniden toplumun birbirine olan güvenini tesis etmemiz gerekmektedir. Özellikle din konusunda eksik kalan eğitim sebebiyle güya o boşluğu, yalan-yanlış bilgilerle doldurmaya çalışan yapılanmalara fırsat vermemek için, etkili ve doğru bir eğitim verilmesi ciddi bir ihtiyaçtır. Aksi takdirde, yalan söylemeyi en büyük günah sayan bir dinin mensuplarına, yanlış şeyler enjekte ederek takiyye yi yani açıkça yalan söyleyebilmeyi kural haline getiren örgütler toplumu bir felakete sürükleyecektir. Bu durum ise insanlarımızın geniş çevresi ile ilişkisi anlamında ahlak ve güveni yok ederek, toplumu bir arada tutan tutkalı da yok etmekte ve sosyal sermayemizi sıfırlamakta, toplumu adeta “güruh” haline taşımaktadır. Sosyal sermayenin yokluğu ise devletin de, milletin de yok olma yoluna girmesi anlamına gelmektedir. Kıymetli Misafirler, Değerli Sökeliler Bir başka husus ise, kanun önünde eşitlik, hukukun üstünlüğü, hiçbir kişi ya da gruba imtiyaz tanınmaması, her türlü haksızlık karşısında susmanın şeytana yoldaş olmak olduğunun bilinmesi ve samimiyetle hayata geçirilmesi bizim için doğru sonuçlar doğuracaktır. Devleti kurallar ve kurumlar bütünü olarak tarif etmekte de mümkün. Kuralların çiğnenmesi, kurumların yıpratılarak etkisizleştirilmesi tamamen Devlet’in varlığına kastedilmesidir. Şüphesiz olumlu anlamda gelişim ve değişim hatta zorunluluk halinde dönüşüm gerekli olabilir, olmalı da. Ancak bunlar, kurumların topluma düşman belletilmesi, sanki Devlet ile halk karşıtmış gibi gösterilmesi, devletin kurallarının inancımıza ve hukukumuza rağmen, mesela sınav sorularının çalınması gibi, yok sayılarak çiğnenmesi sonuçta 15 Temmuz darbe girişimi gibi ihanetlere kapı aralamaktadır. Devlet aygıtının milletin tümünün ve fert fert her birinin varlığı ve mutluluğunu, güvenliğini, esenliğini sağlaması gerektiğini, bunun için de herkesin, demokrasiye, hukukun üstünlüğüne ve kanun önünde eşitlik ilkesine sıkı sıkıya sarılması gerektiğini unutmamalıyız. “Hiç ibret alınsaydı tekerrür mü ederdi tarih” diye seslenen şaire kulak vererek, yeni ihanetlerin ve ihanet ocaklarının oluşmaması için, demokrasimize, hürriyetimize, milli birlik ve beraberliğimize sahip çıkmalı, karşılıklı sevgi, saygı ve güveni tesis etmeliyiz. Kalkışma gecesi, sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, destansı bir mücadele sergileyen halkımızın yanında, “milletin emaneti silahları millete doğrultamazsınız” diyerek darbeye karşı çıkan, darbecilerle gerektiğinde silahlı mücadeleye giren, Emniyet, TSK , Jandarma teşkilatı mensuplarını, adliye ve mülki idare mensuplarını anmamak haksızlık olacaktır. Allah o günleri bir daha göstermesin diyerek, başta 15 Temmuz şehitleri olmak üzere bütün şehitlerimizi rahmet ve minnetle anarken, gazilerimizi de saygı ile anıyorum. Doğrulara sahip, yanlışlara karşı çıkarak, o kötü günleri yeniden yaşamamayı diliyor selam ve sevgilerimi sunuyorum. 15.07.2019
  
768 kez okundu

Yorumlar

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın




Döviz Bilgileri
AlışSatış
Dolar32.451932.5820
Euro34.798834.9382
Hava Durumu